16 Şubat 2021 Salı

Paul ELUARD - SEVDALI / L'AMOUREUSE / LADY LOVE


ÉLUARD, Paul - L'amoureuse


 
 
 
Dikilmiş göz kapaklarımın üstünde
Saçlarımla iç içe saçları,
Ellerim de aynı biçimde
Rengi gözlerimin renginde,
Kaybolup gitmiş gölgemde
Bir taş gibi göğe atılmış.

Her zaman açıktır gözleri
Bırakmaz ki beni uykuya,
Düşleri ışıkla dolu
Güneşi bile buharlaştırır,
Güldürür beni, bir ağlatır, bir güldürür
Konuşturur hiç bir şey söylemeden.

Şiir: Paul ELUARD, (Capitale de la douleur)
Çeviri: Can ÇINAR, 1 Haziran 2012, İstanbul
 

L'AMOUREUSE par Jean-Yves LESAGE

Paul ELUARD - « GABRIEL PERI »












 
Bir insan öldü 
Kendini savunacak tek silah
Yaşama açılmış kollarıydı
Bir insan öldü Bildiği tek yol
Silahlardan nefret yoluydu
Biri insan öldü kavgayı sürdürerek
Ölüme karşı unutuluşa karşı

Onun bütün istediği
Bizim de isteğimizdi
Bugün de istediğimiz
Mutluluk ışık olsun
Gözlerin yüreklerin derinlerinde
Ve yeryüzünde adalet

Yaşatan sözcükler vardır
Suçsuz sözcüklerdir bunlar
Coşku gibi güven gibi
Aşk adalet ve özgürlük gibi
Çocuk gibi incelik gibi
Ve bazı çiçek adları bazı meyve adları gibi
Cesaret öğrenmek gibi
Ve yoldaş arkadaş gibi
Ve bazı şehir adları ülke adları
Ve bazı kadın adları dost adları gibi
Peri de eklensin bunlara
Peri öldü bizi yaşatmak için
Sen-ben olduk göğsünde ki delikle
Ama tanıdık kendimizi onunla
Sen-ben olduk yaşayan umuduyla.

Şiir: Paul ELUARD, 1944
Çeviri: Can ÇINAR, 1985
 

14 Şubat 2021 Pazar

Louis ARAGON - MUTLU AŞK YOKTUR / IL N'Y A PAS D'AMOUR HEUREUX / NON ESİSTONO AMORİ FELİCİ / NON ESİSTE AMORE FELİCE

 
Mutlu aşk yoktur
Il n'y a pas d'amour heureux
Non esistono amori felici
Non esiste amore felice

  Mutlu aşk yoktur

 
Hiç bir şey verilmemiştir insana Ne gücü
Ne güçsüzlüğü ne de yüreği Ve kollarını
Açtığını sandığında bir haç gölgesidir gölgesi
Ve mutluluğa ulaştığını sandığında boğar onu
Acılı ve şaşırtıcı bir ayrılıktır yaşamı
Mutlu aşk yoktur.

Silahsız askerlere benzer yaşamı
Bambaşka bir yazgıya kuşanan
Nelerine yarar güneşin doğuşu
Onlar umarsız ve kuşkuludurlar gecede
Söyle şunu Hayatım Ve tutun gözyaşlarınızı
Mutlu aşk yoktur.

Güzelim sevdiğim yaram benim
Yaralı bir kuş gibi içimde taşırım seni
Ve onlar bilmeden bakarlar geçişimize
Ördüğüm sözcükleri yineleyerek ardımdan
Ve onlar ki iri gözlerin için hemen ölüveririler
Mutlu aşk yoktur.

Yaşamayı öğrenmenin zamanı çoktan geçti artık
Yüreklerimiz düzenle ağlasın gecede
En küçük şarkı için acıdır gereken
Titremek için tasalarımız
Bir gitar havası içinse iç çekişler
Mutlu aşk yoktur.

Acısı olmayan aşk yoktur
Yaralamayan aşk yoktur
Onurunu yitirmeyen aşk yoktur
Ya sen yurt aşkı senden fazla
Hüzünle yaşanan aşk yoktur
Mutlu aşk yoktur.

Ama bu bizim ikimizin aşkı.

Şiir: LOUIS ARAGON, 1945
Çeviri: Can ÇINAR, 1984
 
Louis Aragon & Elsa Triolet

10 Şubat 2021 Çarşamba

Nazım HİKMET - NERDEN GELİP NEREYE GİDİYORUZ

NERDEN GELİP NEREYE GİDİYORUZ?




BAŞLANGIÇ 

Doğrultup belimizi kalktığımızdan beri iki ayak üstüne,
kolumuzu uzunlaştırdığımızdan beri bir lobut boyu
ve taşı yonttuğumuzdan beri
yıkan da, yaratan da biziz,
yıkan da yaratan da biziz bu güzelim, bu yaşanası dünyada.
Arkamızda kalan yollarda ayak izlerimiz kanlı,
arkamızda kalan yollarda ulu uyumları aklımızın, ellerimizin, yüreğimizin,
toprakta, taşta, tunçta, tuvalde, çelikte ve plastikte.
Kanlı ayak izlerimiz mi önümüzdeki yollarda duran?
Bir cehennem çıkmazında mı sona erecek önümüzdeki yollar?

1

Çocukların avuçlarında günlerimiz sıra bekler,
günlerimiz tohumlardır avuçlarında çocukların,
çocukların avuçlarında yeşerecekler.
Çocuklar ölebilir yarın,
hem de ne sıtmadan, ne kuşpalazından,
düşerek de değil kuyulara filân;
çocuklar ölebilir yarın,
çocuklar sakallı askerler gibi ölebilir yarın,
çocuklar ölebilir yarın atom bulutlarının ışığında
arkalarında bir avuç kül bile değil,
arkalarında gölgelerinden başka bir şey bırakmadan.
Negatif resimcikler boşluğun karanlığında.
Krematoryum, krematoryum, krematoryum.
Bir deniz görüyorum
ölü balıklarla örtülü bir deniz.
Negatif resimcikler boşluğun karanlığında,
yaşanmamış günlerimiz
çocukların avuçlarıyla birlikte yok olan. 

 

2

Bir şehir vardı.
Yeller eser yerinde.
Beş şehir vardı.
Yeller eser yerinde.
Yüz şehir vardı.
Yeller eser yerinde.
Yok olan şehirlere şiirler yazılmayacak,
şair kalmayacak ki.
Pencerende bir sokak bulvarlı.
Odan sıcak.
Ak yastıkta üzüm karası saçlar.
Adamlar paltolu, ağaçlar karlı.
Penceren kalmayacak,
ne bulvarlı sokak,
ne ak yastıkta üzüm karası saçlar,
ne paltolu adamlar, ne karlı ağaçlar.
Ölülere ağlanmayacak,
ölülere ağlayacak gözler kalmayacak ki.
Eller kalmayacak.
Negatif resimcikler dalların altındaki
yok olmuş olan dalların altındaki.
Yok olmuş olan dalların üstünden
o bulutlardır geçen.
Güneye götürmeyin beni,
ölmek istemiyorum...
Ölmek istemiyorum,
Kuzeye götürmeyin beni...
Batıya götürmeyin beni,
ölmek istemiyorum...
Ölmek istemiyorum,
Doğuya götürmeyin beni...
Bırakmayın beni burada,
götürün bir yerlere.
Ölmek istemiyorum,
ölmek istemiyorum.
O bulutlardır geçen
yok olmuş olan dalların üstünden. 

 

3

Tahta, beton, teneke, toprak, saman damlarımızla iki milyardan artığız,
kadın, erkek, çoluk çocuk.
Ekmek hepimize yetmiyor,
kitap da yetmiyor,
ama keder
dilediğin kadar,
yorgunluk da göz alabildiğine.
Hürriyet hepimize yetmiyor.
Hürriyet hepimize yetebilir
ve sevda kederi,
hastalık kederi,
ayrılık kederi,
kocalmak kederinden
gayrısı aşmayabilir eşiğimizi.
Kitap hepimize yetebilir.
Ormanlarınki kadar uzun olabilir ömrümüz.
Yeter ki bırakmayalım, yaşanmamış günlerimiz yok olmasın çocukların
avuçlarıyla birlikte,
boşluğun karanlığına çıkmasın negatif resimcikler,
yeter ki ekmek ve hürriyet yolunda dövüşebilmek için yaşayabilelim.

ÇAĞRI

Tanrı ellerimizdir,
Tanrı yüreğimiz, aklımız,
her yerde var olan Tanrı,
toprakta, taşta, tunçta, tuvalde, çelikte ve plastikte
ve bestecisi sayılarda ve satırlarda ulu uyumların.
İnsanlar sizi çağırıyorum :
kitaplar, ağaçlar ve balıklar için,
buğday tanesi, pirinç tanesi ve güneşli sokaklar için,
üzüm karası, saman sarısı saçlar ve çocuklar için.
Çocukların avuçlarında günlerimiz sıra bekler,
günlerimiz tohumlardır avuçlarında çocukların,
çocukların avuçlarında yeşerecekler.

Nazım Hikmet, 22.11.1962



31 Aralık 2012 Pazartesi

YENİDEN (2000'lerden) - Can ÇINAR

Yaşamı Keşfederken

Kutupta
kar altında
en aydınlık günümde
gördüm seni
ve sende sevgiyi.

Tipide uçuşan
kardelen saçlarında
gecenin feneri
ışıklı bakışında
gördüm seni
ve sende güneşi.

Gecenin karanlığı
erimedeyken üstümde
yosunlu yeşiliyle
çırpışan yüreğimde
buldum seni
ve sende iyiyi.

Ürkek bir kelebek
uçar gelir dağlardan
konar gülün dalına
titreyen kanadında
gizemli gözlerinde
buldum seni
ve sende güzeli.

Can ÇINAR
 

31 Aralık 1989 Pazar

Hayata ve Kavgaya Dair (1982-1989)-Can ÇINAR

 -Ahmet için-

Al bir ata binmiş, koşuyor ürkek ürkek
Apak gözlerde parlayan yaşama sevinci
Kasada bir dünya güzeli, pay edimlik
Korumak için kara kurttan kutsal nimeti.

Gülmeyi öğret bana kolay ve sessiz
Dağlar delen dayancından ver, yoksunum.
Dileğim mutlu bir yaşam, dertsiz, tasasız
Güç de olsa başarırsın aklınla, bilirim.

Can ÇINAR, 1982,
SJ Palmares Yıllığı