Bir Sevda Öyküsü
Herhangi bir zaman
herhangi bir yerde
geçti bu öykü.
Bambaşka bir zaman
bambaşka bir yerde
geçecek belki de.
“…
Güzelim bir kız
dayanılmaz bir sevdayla sevdi
bir erkeği.
O erkek ki,
her insandan daha çok
severdi tüm insanları;
düşmanlarından başka.
Düşmanları
düşmandı çünkü tüm insanlara.
Erkek
kıvranıp dururken
düşünmekten
‘nasıl ayırmalı’ diye
Sevdayı sevdalardan;
seviverdi apansız
güzellerin güzeli
Aslı’yı, Nergis’i, Asya’yı, Şirin’i.
Zamanlar kovaladı zamanları.
İki karşıt bir olunca
samanlık seyran olur, ama
asıl olan gelişmedir yaşamda.
Şimdi
ikisi de seviyor
saygıyla
tüm insanları,
düşmanlarından başka.
…”
Biz,
öğrendik ki;
paylaşılan bir sevgi
daha bir sevgidir
başka sevgilerden.
Can ÇINAR, Haziran 1984
SEVMEK
Hayat kendini yenilemekse eğer
aşmaksa en yüksek tepeleri
geçmekse en derin nehirleri
seni sevmek de bir tükeniştir belki
yeniden üreterek kendimizi.
...
karlı bir denizin girdabında
kanatır gibi burar yüreğimi
eşsiz sessizliğiyle çırpışan dalgaların
parıldayan solgun yüzünde
kağıdın sırtından yansıyan
çiçeklerin ortasında ak parmaklıklar
BİR DEMET GÜL
yılların emeğinin pesleyemediği
Bir demet gül derdim bu gece
pembesinden, goncasından bir demet gül.
bir demet gül derdim bu gece,
pembesinden goncasından bir demet gül.
İKİMİZ
YANILSAMA
süslü kaktüsleri arasında
coşmaya durmuş volkanların
Kedicik Büyüdü Artık
Hani bir kedi vardı duvarın üzerinde
Gelir sokulurdu yanımıza, sevgi arardı;
Hani doğulu delikanlı çay getirirdi
Sen şekersiz içerdin, ben şaşardım.
Bir rüzgar eserdi akşamüstü güneyden
Yosun kokusunu bırakırdı masamıza.
Sen karşıda, ben karşında
Bakışır konuşmazdık ama doluyduk.
Hep söylenecek şeyler vardı, söylenmezdi;
Gözlerim gözlerinde durmaz bakardık.
Bilirdik dürüst olmak gerektiğini, olamazdık.
Birlikte türküler söylerdik, yalnız değildik
Hep sevdiklerimiz olurdu masalarda,
Severdik sevgiyi, dostça sevmeyi
Uzaktı doruklar ulaşamazdık.
Kedicik yuvarlandı duvardan, büyüdü artık
Ne sevgiler yaşadı genç ellerin arasında,
Delikanlı yok artık, uzakta şimdi;
Sen hâlâ şekersiz içiyorsun çayını,
Bense hâlâ şaşıyorum güneşin batışına.
Yosun kokusu gelmiyor artık,
Sevgilerden yer kalmadı masalarda;
Ben hâlâ bakıyorum konuşmadan,
Hep söyleyecek bir şeyler var susuyorum
Gözlerin gene gözlerimde ve ben susuyorum.
Can ÇINAR, 1 Mart 1988, Göztepe
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder